Sunday, November 26, 2006

ADEM VE HAVVA

A-Ödümü kopardın. Geldin sandım.

B-Gelir miyim hiç, ne sandın beni.

A-Dün gece rüyamda gördüm seni. Sonra da odamda dolaştın biraz, yatağımın ucuna oturdun.

B-Halüsünasyon görmüşsün yine. Bu hafta gitmedin mi doktora.

A-Pazartesi trafiğine takıldım, gidemedim bu hafta.

B-İhmal etme. Haftaya karabasan olurum yoksa.

A-Gelmedin yani.

B-Gitmedim diyorum sana. Buradan bir kol mesafesi bile uzaklaşmadım hiç.

A-Gelecek misin peki hiç beni izlemeye.

B-Son oyun değil miydi geçen akşam.

A-En son yanında bir sarışınla çıktığın barda selam vermiştik birbirimize. O selamı verebilmek için çok çalışmıştım ayna karşısında. Ama sahne dumanaltı olmuştu gecenin bilmem kaçında; müzik neredeyse, devamlı duyma bozukluğuna yol açacaktı.”Susun!” diye bağırdım avazım çıktığı kadar, ama duyan olmadı sessizlikten. Oysa güçlü bir diyaframım vardı. Uğraşmıştım; ses çalışmış, şan dersleri almıştım. Acil durumlarda camı kırıp, çıkarmak için içimdeki çığlığı.

B-İyi ya işte, kapanmış perde çoktan.

A-Görüyorum ama, hala ışık geliyor perdenin arkasından. Evim batıya bakıyor ya benim. Perdeler kapalı olsa da yakıyor güneş.

B-Kuzeye bakan bir eve taşın o zaman.

( sessizlik )

A- Hatırlarsan hep ebe oldum ben oyunlarda, gözlerim kapalı. Hiç kimseyi buladım altı ay gündüzünde. Tam kurtulduğumda ebeliğimden,annem eve çağırdı beni .

B- Duymuyorum seni. Sesinde bir yığın cızırtı.


A- Sevişme sonrası terim soğurken tuzaklardan birini harekete geçirmiş olmalıyım ki duvarlar yanaşmaya başladı birbirine. Arada kalan boşluktan kaçmaya çalışırken hayata ,unuttuğum bir şeyler olmalı elbette aceleden.

B- Yoksun işte, anla artık. Görmedim, duymadım,söylemedim seni. Güzeldin, geçtin, bittin...

A-Git o zaman. Ben dağıtırım ardında bıraktığın dumanı. Birkaç defa elimi havaya kaldırıp, boşlukta sallamama bakar. Sen nazik bir “hoşça kal” sansan da ,yalnızca küfürlü bir “elveda” bu sana.

No comments: